Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

14 Eylül 2015 Pazartesi

''Başka Dilde Aşk'' Mia Sheridan (Kitap Yorumu)



Kitap Adı: Başka Dilde Aşk (Archer's Voice) 
Yazar: Mia Sheridan
Yayınevi: Yabancı
Çıkış Tarihi: ABD (1 Ocak 2014) - Türkiye (Mayıs 2015) 
Tür: Tek kitap. 


Tanıtım: 

New York Times, USA Today ve Wall Street Journal Çoksatan Romanı Başka Dilde Aşk, korkunç bir gecenin hatıralarına zincirlenmiş bir kadının ve sevgisiyle o zincirleri kırabilecek adamın hikâyesi. Geçmişin acı yüklü izlerini taşıyan sessiz bir adamın ve sesini bulmasına yardım edebilecek kadının hikâyesi. Acının, kaderin ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesi…


***
Sessizliği getirdin sen. Duyduğum en güzel sesti, çünkü senin olduğun yerdi. Şimdi bunu benden alıyorsun ve artık dünyadaki tüm o sesler, kırık kalbimi tamir edebilecek kadar yüksek sesle değil. Sonsuz, uçsuz bucaksız yıldızlara bakıyor ve fısıldıyorum. Bana geri dön, bana geri dön, bana geri dön.'' 
***



*Beğendiğim Alternatif Kitap Kapakları* 


                                



*Karakterler*

Bree Prescott, Phoebs adında köpeği ile beraber tükenmişlik hissinin ona verdiği, yaşadığı şeyler sonucu kalbinin derinliklerinde hissettiği acıdan kaçış biletini çam ve göl kokusunun ortamı esir aldığı ve ailesinin bir arada en güzel vakit geçirdikleri son yer olan Pelion kasabasına gitmek için kullanmıştır. Geldiği ilk dakikalardan beri şansın yeni evinde ona uğramasıyla şaşkına dönüp buraya gelmekle doğru bir karar verdiğinden emin olmuş; aradığı huzuru çamların arasında, böğürtlenlerin yanında ya da kumların yansıttığı güneşin parıltısında bulacağına inanmıştır. On sekiz saatlik bir yolculuk kadar geride bıraktığı acılarının, ona her gece bir kabus olarak geri dönmesine engel olamasa da; bunların, hayatında açılan ve kirletmek istemeyeceği yeni bir sayfada gerçekleşiyor olması kabuslarına karşı bir direnme gücü veriyor ve daha iyi olacağı inancına diş geçiren yanını avutmasına yardımcı oluyordu. Minik ama şirin kulübesinden çıkıp ihtiyaçlarını gidermek için kasabanın yerel marketine doğru yol aldığı sırada bir karahindibaya tüm umutlarını sözsüz şekilde dile getirerek, üflediği dilekler sonucu aradığından daha fazlasını bulacağı bir yolculuğa çıkmış olacak, aşkın hangi zorlukları aşıp ne konuda sınıfta kalacağına ilk elden şahitlik edecektir.


''Ne kadar kötü olursa olsun yine de önümüze bakıp ilerlemeye çalışmalıyız, sevmeliyiz, umut etmeliyiz, olduğumuz maceranın amacı konusunda bir inancımız olmalı. ...Ve belki de daha çok kırıkları olanlar için ışığın daha çok parladığına inanmayı denemek zorundayız.'' 





Archer Hale, altı yaşındayken sesinin kendi elinden alındığı günde gerçekleşen trajik olaylar sonucunda, akli dengesinin sağlam tahtalar üzerinde durmadığı Nate amcası tarafından yetiştirilmek durumunda kalan içine kapanık bir gençtir. Amcasının mantık sınırlarını zorlayan hareketleri ve insanlara karşı tehlike sinyalleri saçan tutumu sayesinde Archer da payına düşeni almış, insanlarla iletişimini kesip yaşamayı kabul edeceği türden bir dünyayı kendi elleriyle yaratmaya başlamıştır. Amcası vefat ettikten sonra bile insanların arasına sadece, zamanını geçirmek için uğraştığı projesinde kullanacağı malzemeleri almak ya da kütüphaneden kitap almak için çıkıyor, herkesten uzak olacak bir şekilde kendini kapattığı kalesinin içinde yaşamaya devam ediyordur. Kalenin üstünde asılan belirgin bir ''girilmez'' yazısı ise insanların önce meraklı bakışlarını, ardından da çıkarttıkları dedikoduları kendi hayatından uzaklaştırmasını sağlayarak kasaba ile arasında sessiz bir anlaşmanın geçmesine sebep olmuştur. Ancak insan içerisine karıştığı nadir günlerin bir tanesinde karşılaştığı sakar bir kızın, insanlardan izole bir şekilde yaşadığı ve elleriyle kurduğu hayatını parçalamasını engelleyemezken, yirmi üç senelik hayatı boyunca uzun zamandır hissetmediği duyguları tekrardan yaşayacak, etrafa saçılmış yapboz parçaları gibi olan yaralı ruhunu tekrardan birleştirme gücünü kendinde bulmaya başlayacaktır.


''Her şeyini kaybetmiş bir adama tekrar olmamasından korkmamasını nasıl öğretebilirsiniz ki? Bir insana ikimizin de garantisini veremeyeceğimiz bir şeye güvenmesini nasıl öğretebilirsiniz ki?'' 






*Yorumum*

Üç gündür bu kitabın yorumunu yazmak için boş bir sayfa açıyorum; ancak bu hareketim, monitörle uzun bir zaman boyunca bakışmamız ve benim başımı ağrıtacak kadar düşünmem gibi birkaç başarısız girişim ile son buluyor. Kelimeler bir noktadan diğerine koşuyor beynimde ve yüzlerinde oyuncu bir sırıtış mevcut olduğundan bu kovalamayı ne kadar sürdüreceklerinden emin değilim; ancak boş sayfanın üstünde tek bir kelimenin bile belirmemesi, bana bu işi biraz daha sürdürecekleri yönünde bir işaret veriyor. Bu yüzden elimden geldiği kadarıyla kelimeleri bir araya getirmenin bir yolunu bulup  zihnimdeki karmaşaya bir son vermeye çalışacağım, böylelikle rahat bir nefes alabilirim bende. Bu kitabın yorumunu yazmadığımdan başka bir kitabı alıp okumaya elim varmıyor, bu yüzden üzerimden büyük bir yük kalkacak eğer bu başarılı bir şekilde sonuçlanırsa. 





Başka Dilde Aşk, Mia Sheridan'ın kaleminden çıkmış olan kitaplar arasında okuduğum ilk romanı. Bu haftanın favori yazarı konusundaki boşluğu doldurmaya aday isimler arasına yeni bir kişi eklenmiş olduğunu da sevinçle duyuruyorum böylelikle. Yabancı bloggerların elinde sakız haline gelmiş bir kitap olarak görüyordum ben bu kitabı hep ve merakımdan orjinalini okumayı düşüneceğim sırada, Yabancı yayınlarının kitabın haklarını satın aldığını öğrenip beklemeye karar verdim. Sonrasında okulla ilgili olan işlerin getirdiği bunaltıcı bir ruh haline kapıldığımda, bu kitabı takip edip alma düşüncesi de sis bulutu şeklindeki düşüncelerim arasında kaybolup gitti. Geçenlerde Goodreads sayfamda adını gördüğümde ilk başta isim farkından tanıyamamış olsam da, kapaktan dolayı bir anda hatırladım kitabı ve sonraki gün yaptığım ilk iş bu kitabı alıp okumak oldu. O kadar kapılmışım ki kitaba, bittiğinde anlayamadım bile bir an neler olduğunu bu yüzden tekrardan okumaya başladım ve bu döngü de kitap hakkında bir yorum yapma ihtiyacı duyduğum ana kadar devam etti. 

Birkaç kişi ile bu kitap hakkında yaptığımız tartışmada beliren ve hepimizin onayladığı ortak bir görüşten bahsetmek istiyorum sizlere ilk olarak. Eğer bu kitap bundan belki bir-iki sene kadar önce çıkmış olsaydı ''Senden Önce Ben'' veya ''Aynı Yıldızın Altında'' da olduğu gibi büyük bir okuyucu kitlesini mıknatıs gibi çekerdi. Ancak bu kitaptan önce o kadar çok NA romanı çıktı ki, bu da onların arasına karışıp hak ettiği değeri göremeyen kitaplardan biri haline geldi. Ha, şu anki başarısı kötü mü? Hiçte değil, gayet başarılı bir noktada bulunuyor. Sadece bu denli güzel bir romanın ülkemizde büyük bir çıkışa sebep olmaması yanlış bir tarihte gelmiş olmasından kaynaklandığını düşünüyorum; başka sebebi olamayacak kadar kitaptan mükemmellik aktığı kanısındayım çünkü. 


''Bildiğim şey ise o gün kapımdan giren sendin ve ben kalbimi kaybettim. Ama herhangi bir kız olduğun için değil, sen olduğun içindi. Ben kalbimi sana kaybettim. Ve eğer merak ediyorsan Bree, geri istemiyorum.''




Archer, en beğendiğim erkek karakterleri listeme adını altın harflerle yazdırmayı başardı bir kere. Yirmi üç yaşına gelip de hala öpülmemiş bir erkek? Nesli tükenmemiş miydi onların, ya da kitaplardan def edilmemişler miydi? O kadar mutlu oldum ki başka kitaplarda farklı varyasyonlarında okuduğumuz kalıplaşmış bir erkek modeline bu kitapta rast gelmediğime, Archer'ın kısımlarını okuduğumda yüzümde hep bir gülümseme vardı bu yüzden. Gerçi buruk bir gülümseme desek daha doğru olur çünkü aynı zamanda kalbim de minik parçalara bölünüyordu Archer'ın yaşadıklarını öğrendiğimde. Ayrıca böyle orjinal karakterlerin özlemini çektiğimi bile fark etmemiştim, zira bu boşluğu Archer gelip de kapatıncaya kadar varlığından bile habersizdim. 


Bunun dışında Bree gerek davranışları olsun, gerek ciddi olaylarda takındığı tavır olsun; bu ve buna benzer çoğu özelliği ile kendini kolayca sevdirdi bana. En beğendiğim yanı, hüzün dolu bir geçmişe sahip olan diğer karakterler arasından kolaylıkla sıyrılmasına yardımcı olan bir özelliği oldu. O da bilmem kaçıncı kabusundan dolayı gece vakti acı içinde uyanmış olsa da, kendine tek bir şey söylemesi: ''İyisin, iyi olacaksın.''  Bree, okuduğumuz ve acı denizi içinde boğulan çoğu insan gibi kıyıdan birisinin gelip onu kurtarmasını beklemiyor; kendisi çabalayıp kıyıya çıkmaya çalışıyor ki bu cesaretini ve umudunu tebrik ediyorum. Kendi adıma konuşmak gerekirse güçlü bir kız karakteri her daim beğenimi kazanan ve desteklediğim bir karakter türüdür. Kitapta buna rastlamam da kitap hakkındaki hislerimin beğenmeden hayranlığa dönüşmesinde büyük bir rol oynadı.


''Sanırım hepimiz farklı şekillerde acımızla başa çıkıyorduk. Acı ve iyileşme onları hisseden insanlar kadar bireysel şeylerdi.'' 

 


Kitapta eksik bulduğum bir yön vardı sadece ve o da kitapta yakınlaşma sahneleri ön planda tutulup, saf romantizmin geri plana atılmış olmasıydı. Yakınlaşma sahneleri de romantikten bir pay koparmıştı ancak yatak sahneleri dışında, ne bileyim, bir piknik ya da kitap okuma ya da yatakta meşgul olmadıkları herhangi bir zamanda yaptıkları bir işi okumayı tercih ederdim. Çünkü bir süre sonra iki sayfada bir, üç sayfada bir okumaya başladık bu sahneleri ve az biraz baydı beni. Onlardan birkaç tanesini çıkarıp yerine sıradan bir iş gününde neler yaptıklarını anlatsalar bile daha iyi olurdu yani. Bir de sonunda yazar çok acımasızca bir şey yapıp okuyucuların duygusuyla hiçbir şeymiş gibi oynadı ya, her ne kadar yazarın istediği tepkiyi versem de sonrasında gereksiz buldum o tarafı. Yani bir şey ima ediyor, ardından bir sayfa sonra bunun doğru olmadığını açıklıyor. Eğer amacı bize bir duygu fırtınası oluşturacak bir şok yaratmaksa, dediğim gibi, bende amacına ulaştı; fakat çok kısa süreliğine olması, bende bu durumun gerekliliğini sorguladı. Belki biraz daha süründürüp bunu birkaç sayfaya yığsaydı o zaman daha etkili bir cevap alabilirdi ve o zaman tamam ters köşeye yatırdı, derdim. Ancak bunlar dışında kitapta gözüme batan bir şey olmadı. Çeviri de çok başarılıydı, tebrik ederim bu yüzden; ufak tefek yazım hataları yok değildi, ancak bir kafa karışıklığı oluşturacak kadar ciddi bir durum yoktu ortada. Yazarın diğer kitaplarını da okuma listeme ekledim, en kısa zamanda bir geri dönüş yapmayı planlıyorum çünkü onlar hakkında da çok güzel şeyler duydum.Şimdi son söz niteliğinde iki minik not paylaşacağım kitap hakkında, sonra da puanımı vereceğim. 


Kitap hakkında yeni sayılabilecek birkaç gelişme yaşandı geçtiğimiz aylarda: 

  • Yazarın, yani Mia'nın, açıklamasına göre kitabın film hakları, Lauren Levine (film yapımcısı) tarafından satın alınmış. Büyük ihtimalle iki-üç seneye kadar kitabı büyük ekranda izleyebileceğiz. Şimdiden kitabı kadar güzel olmayacağına inanmış gibi olsam da mutlu olmadım değil çünkü kitabı gibi filmi de çok değerli olacaktır eminim ki. 
  • Ayrıca geçtiğimiz Haziran ayında Yabancı yayınları bir blog yazısı paylaştı, ismi de Yazarımız Mia Sheridan'dan Türk Okurlarına Mesaj Var! Linki açamayanlar için  mesajı da hemen söyleyeyim:  ''Bu kadar küçük bir hayal olarak başlayan şeyin, karakterlerimi dünyanın dört bir yanında götüren, çok sevdiğim kariyerime dönüşmesine inanmak benim için öylesine zor ki! Kitabımın özellikle Türkiye'de çıkmış olması beni mutlu etti ve onurlandırdı. Hepinize ve her birinize kalbimin en derinliklerinden gelen bir teşekkür ediyorum! <3'' 


 İmkanım olsa gökyüzündeki tüm yıldızları verirdim ancak beş tanesi ile yetinmek durumunda kalacağız şimdilik. Okumanızı öneriyorum dememe gerek yoktur bu uzun yazıdan sonra; ama okuyun, hatta okutturun. Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek üzere, hoşçakalın! :) 



''O, yapması gerektiği zamanda savaşmadığı için suçluluk duygusu taşıyordu, bense savaştığımda olanların izlerini taşıyordum. Bir anlık korku anında ikimiz de farklı davranmıştık ama ikimiz de hala yaralıydık. Belki de söz konusu acı olduğunda yanlış veya doğru, siyah veya beyaz yoktu, binlerce tonda gri ile kendimizi sorumlu tuttuğumuz şeyler vardı.''


Puanım: 5/5! 





''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA HABER VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''


''The photos that I've used in this post are belong to http://yourreactiongifs.tumblr.com/ .I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML