Kitap Adı: Aşka İkinci Şans (The Marriage Trap)
Yazar: Jennifer Probst
Yayınevi: Nemesis
Çıkış Tarihi: ABD (2 Ekim 2012) - Türkiye (Aralık 2013)
Tür: Seri (Marriage to a Billionaire, #2)
Tanıtım:
Aşk sıra tanımaz.
Michael, aşkı kendinden önce bulan ve evlenmeye karar veren kız kardeşinin önünü açmalıdır. Kardeşlerin en büyüğü olduğu için önce onun evlenmesi konusunda ısrar eden annesine bir oyun oynamaya karar verir. Sahte bir geline ihtiyacı vardır. Hem de hemen!
İşler istediği kadar hızlı ilerlemeyince, eski sevgilisi Maggie'den yardım istemek zorunda kalır. Maggie'nin ise bir şartı vardır. Hem de ne şart...
♣ ♧ ♥ ♧ ♣
Uzun bir zaman olmuştu bir seri bitirmeyeli. Her zaman olduğu gibi, serinin diğer kitaplarının yorumu:
1- İlk Öpücüğün Büyüsü (Marriage to a Billionaire, #1) *tık tık*
3- Adım Adım Mutluluk (Marriage to a Billionaire, #3) *tık tık*
4- Kalp Yolunu Seçer (Marriage to a Billionaire, #4) *tık tık*
♣ ♧ ♥ ♧ ♣
*Beğendiğim Alternatif Kitap Kapakları*
*Karakterler*
Maggie Ryan, dünyayı gezmiş olmasına rağmen hala hayatındaki duygusal ve fiziksel boşluğun kapanmasında hissedeceği tatminlik duygusunu ona yaşatacak bir erkekle tanışmamıştı ve bu gerçekten hoşlanan sadist ve şeytani yanı umutsuz bir hale getirinceye kadar ona işkence çektiriyordu. Kendi hayatının iplerini istediği yere yöneltecek kadar olayları kontrol edebilme olgunluğuna erişmiş çekici bir kadındı ve bir erkeğe maddi açıdan ihtiyaç duymayacak kadar yetenekleri ile güçlendirdiği, dayanıklı bir zeminin üstüne kurulan sağlam bir kariyeri vardı. Ancak her günün bir diğeri ile aynı olmaya başlaması, duygularını ve düşüncelerini etrafa savuracak kadar sarsıcı bir şekilde kalbindeki boşlukta büyüyen bir fırtına hissiyle; aşk tanrıçası Afrodit'in uğrayacak kişiler listesinde adının geçmediğine emin olmuş, aşk hayatını hizaya sokmak için başarısız girişimlere atılmak dışında başka bir şey yapamamıştır. Neredeyse zafer ile sonuçlanacak, İtalyan zarafetiyle süslenmiş Michael Conte ile olan randevusu hariç tabi.
Bundan bir sene kadar önce en yakın arkadaşı Alexa tarafından görücü usulü randevuya çıkmaya ikna edilmiş ve gururunu, yemek yedikleri restoranın arka sokağındaki çöp kutusunda bulmaya hazır hale gelecek kadar kötü biten bir gece sonrasında Michael Conte'nin zayıf bir noktasını bulmaya yemin etmiş, bunu başarana kadar durmayacak kararlı yanını da duygularını maskeleyeceği bir zırh olarak kuşanmıştı. Ancak kaderin ve Michael'in ona hazırladığı başka planları vardı ve şimdiye kadar sindirdiği kötü anıların ruhunda çatlaklara yol açan etkisinin, becerikli İtalyan eller tarafından şefkatle onarıldığını çok geçmeden farkına varacak; durdurmak ve yaptığı şeye devam etmesine izin vermek arasında kalan kararsız yanıyla, kazanan tarafın vicdanına kaldığı bir savaşın içerisine girecekti.
''Hayatta tek bir mottosu vardı, onu da tecrübelerinden öğrenmişti. Buluşmayı kontrol altına alırsan, sonuçlarını da kontrol altına alırsın.''
Michael Conte, ise Maggie gibi başarılı bir kariyere, çok sevdiği arkadaşlara sahip olup; ek olarak da dayanağı haline gelen bir ailenin en büyük oğluydu. Uzun yıllar boyu ailesinin adını duyurmak için çalışmanın ona ödülü niyetindeki, İtalya'da başlayan pastahane serüvenlerinin son durağı olan Amerika ile kariyerinin zirve noktasına çıkabilmek için alternatif bir kestirme yol oluşturmuş, o yolda da gururlu adımlarla hareket ediyordu. Olgun bir birey olmasını sağlayan İtalya'nın Bergamo semtinde adetlerle ele ele büyüdüğü bir hayat sürdüğünden, konu ailesi ve inanışları olduğunda kaçıp saklanmanın bir seçenek bile olmadığını biliyordu ve onlara saygı duymayı öğrenmişti. Bu adetlerden biri olan, ailenin erkek çocuğun ilk önce evlenmesi kuralı ise aşk hayatının sonraki birkaç yılı için planladığı her şeyi yakıp, küllerini gözleri önünde üfleyecek bir hale gelmişti. Zira küçük kız kardeşi Venezia sevdiği adam ile evlenebilmesi için yolu açmanın tek şartı onun da evlenmesiydi. Aile evine dönmeyi neden sevmediğini hatırlatma niyetindeki bitmek bilmez bir dram zincirinin bir halkası olan bu durum Michael'in hayatı için oluşturduğu listenin en son maddesi olan evliliği ilk madde haline getirecek, yazılmaya ara verilmiş eski bir defterin kapağının tekrardan açılmasına olanak sağlayacaktı.
''Görüyorsun ya cara, ben senin imkansız olduğunu söylediğin aşka inanıyorum. Yalnızca onu bulmanın zor olduğunu düşünüyorum ve daha azıyla yetinmeyi de reddediyorum.''
*Yorumum*
Serinin ilk kitabının yorumu, blog'da paylaştığım ilk yorumlardan bir tanesiydi ve serinin diğer kitapları elimde olduğu halde okuma fırsatı bulamamıştım; öncelik verdiğim başka kitaplar olduğundan kaynaklanan bir sorundu bu. Geçen gün bir yolculuk sırasındayken kafamı dağıtacak, pek derin olmayan bir kitap arayışına girdim ve bu seriyi hatırladım anında. Uzun bir yolculuk olduğundan ikinci ve üçüncü kitabını yanıma aldım ve gidiş yolunda ikinci kitabı, dönüş yolunda da üçüncü kitabı bitirdim. Biran önce yorumlarını yapmak için can atan yanım eve dönmeyi sabırsızlıkla bekledi ve sonunda bu yanım istediğine kavuşuyor. İlk kitabı hatırlamak için yorumumu okudum, bir sene geçmişti en son ben okuduğumda çünkü; beklediğimden daha fazlasını bulduğumu biliyordum gerçi.
İkinci kitabı... aklımı uçurdu. Yazarın ne kadar samimi ve eğlenceli bir kalemi olduğunu unutmuşum ve neden bu seriyi bu kadar sevdiğimi. Kurgu şok edecek keskin virajlara ya da ummadığınız bir durumun gerçekleşmesine sebep olmayacak kadar basitti; ama yazarın, karakterler ve okuyucu arasında oluşturabildiği büyüleyici bir dokunuştan çıkan bir bağ vardı ki, bu durum kitabı bana okutturdu. Çerezlik bir kitap diyebiliriz aynı zamanda bu seri için; bir kitap önerisi isteselerdi benden bu alanda Jennifer Probst'un kitaplarından bir tanesini önerdiğimi kesinlikle duyardınız ayrıca. Serinin son kitabını da bu yorumu yazmayı bitirdikten sonra başlamayı düşünüyorum, zira hiç beklemediğim iki insan ana karakterleri kitabın ve kitabın arkasını okuduğumda bir an şaşırdım kaldım; büyük patlamayı sona saklamış sanırım Jennifer.
''Günü gelecekti elbette. Sonunda iyi olacaktı, neler atlatmamıştı ki! Ama hayatta kalmanın yaşamaktan çok daha az şey ifade ettiğini kim bilebilirdi ki?''
Serinin her kitabında olduğu gibi ana karakterler arasında bir ikilem mevcut; fiziksel bir çekim mevcut ancak duygusal yönden karışık bir haldeler. İtiraf etmeliyim ki birinci kitapta sıkılmamıştım bu ikileme tanık olurken ama heyecanlandırmamıştı da beni; ama ikinci kitabında daha fazlasını isterken buldum kendimi ve çok eğlendim Michael ve Maggie'nin diyaloglarından. Bu da beni bir sonraki gözlemime yönlendiriyor zaten: seri için oluşturduğum beğeni sıralamasında ilk kitaptan bir tık daha üstte yer edindi bu kitap. Çünkü ilki biraz daha sıradandı, karakterler de dahil olmak üzere, ancak ikinci kitabı o sıradanlık balonunu patlatacak bir unsur taşıyordu: Michael. Spoiler olmasın diye başka hiçbir şey söylemiyorum onun hakkında zaten karakter tanıtımında yeteri kadar anlattım; ama çok sevdim onu. Maggie'yi sevmem az biraz zaman aldı çünkü kitabın başlarında deli ediyordu beni, açığını yakalamayı bir mesele haline getiren yanı tarafından ele geçirildiği zamanlardı tabi, sonra toparladı.
Geriye kalan iki kitabı hakkında bilgi verirsem eğer, Michael'in evlenmeyen iki kardeşini içeriyorlar; her birine bir kitap düşecek şekilde. Kitabı okuyanlar bilir, Michael'in üç kız kardeşi var ve bu kitapta Venezia evleniyordu. Üçüncü kitabında da, bu kitapta sinyallerini aldığımız Carina Conte ve Michael'in en yakın arkadaşı Max'in ilişkisi anlatılıyor. Dördüncü kitabını okumuş olsam onun da yorumunu yapmak için yeni bir sayfa açardım, ancak onu biraz bekletip son kitabını okumaya gidiyorum hemen. Çerezlik bir kitap ama hoş diyaloglar ve güzel bir kalem arayışındaysanız tavsiye ediyorum bu seriyi kesinlikle. İyi okumalar dilerim! :)
''Seni seviyorum, demek istiyordu. Ama bir fısıltı ona bugüne dek bildiği tek gerçeği hatırlattı. Sonsuza dek değildi. Hiç kimse sonsuza dek sevemezdi.''
Puanım:4/5!
''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA HABER VERMEYİ UNUTMAYIN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''
''The photos that I've used in this post are belong to http://yourreactiongifs.tumblr.com/ and http://reactiongifs.tumblr.com/page/4 .I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder