Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Ekim 2015 Salı

''Yıldızlı Gece'' Debbie Macomber (Kitap Yorumu)



Kitap Adı: Yıldızlı Gece (Starry Night)
Yazar: Debbie Macomber
Yayınevi: Epsilon
Baskı Tarihi: ABD (8 Ekim 2013) - Türkiye (Temmuz 2015)
Tür: Tek kitap.
Goodreads Puanı: 3.80/5





Tanıtım: 

Aşk, davet beklemez...

Çalıştığı gazetedeki görevinden hiç memnun olmayan Carrie için iki seçenek vardı. Ya doğup büyüdüğü yere, ailesinin yanına geri dönecek ya da kariyerinde farklı bir yol çizmek için fırsat arayacaktı. Kendisine, kimsenin ulaşamadığı ve herkesin çok merak ettiği çok satan yazar Finn ile röportaj yapması önerildiğinde bunu hiç düşünmeden kabul eden Carrie, ne kadar zor bir seçimle karşı karşıya kalacağını henüz bilmiyordu. O güne kadar herkesten, özellikle kadınlardan uzak durmak konusunda başarılı olan Finn ise, bu davetsiz misafirin hayatını nasıl değiştireceğinden habersizdi. 




''Kuzey ışıklarının baştan çıkarıcı balesini izlemek Carrie'ye soğuk havayı unutturdu. Sonra, bu sıcaklık hissini, etrafını saran Finn'in kollarına borçlu olduğunu anladı.''





*Beğendiğim Alternatif Kitap Kapakları*

                         



*Karakterler*

Carrie, prestijli bir gazete olan Chicago Herald'da, prestijli olarak adlandıramadığı bir kısımda çalışan genç bir kadındır: Cemiyet sayfası. Toplumun ilgilenebileceğini düşündüğü sergiler, davetler, müze açılışları gibi haberlerin yer aldığı; haber yapabilmek için neredeyse her gün bu sosyal etkinliklerinden birini daha keşfetmek için ortalıkta koşuşturup durmak zorunda kaldığı bir kariyere sahiptir. Buna başlamadan önce de yapacağı iş hakkında çelişkili düşüncelere sahiptir; ama iş vereni ve yazı işler müdürü Nash tarafından, bir gün röportajlar yapabileceği, hikayeler yazabileceği umuduna yeşil ışık yakılınca, içini kavuran şüphelerinin üstüne soğuk su dökerek işi kabul ediyor.  Fakat bu yeşil ışığın alarmın kırmızı sinyaline dönüşmesi çok zamanını almıyor çünkü ona verilen sözün gerçekleşmesini sağlayacak bir tutumu iki senedir kimse sergilememiştir.  Ailesini Washington'da bırakarak hayalini gerçekleştirme umudu ile bu kadar mesafe kat ettikten sonra eline geçen şeyin kapana kısılmışlık hissi ve sözde bir gazetecilik kariyeri olmasına daha fazla dayanamayan Carrie, bu öfke ve tükenmişliği istifa dilekçesine karalayıp Nash'e iletmekte son çareyi buluyor.

Bu kağıdı verdikten sonra hayatına çizeceği yolu kafasında planlamayı da unutmamıştır; ailesinin yanına geri dönecek ve istediği işi yapabilme şansını Washington'da arayacaktır; eğer bu, her sokağın köşesine bakmak anlamına gelse bile. Ancak Nash ona cazip bir teklifle geri dönünce, hayatına vermek istediği yönün tabelaları yerinden oynayarak gösterdiği yolun tam tersi yönüne çevrilecek, yepyeni bir ihtimali gösterecektir. Zira sosyete sayfasından alınıp istediği şansın verilebilmesi için önünde duran tek engel Finn Dalton ile röportaj yapmaktı. Çok satanlar listesinde aylardır duran; ama şu zamana kadar röportaj vermekten alerjisi varmış gibi uzak duran ve nerede olunduğu bilinmeyen bu insanı bulması gerekiyor olmasını, istediği kariyere ulaşmak yolundaki önemsiz bir taş olduğunu düşünüp kabul ettiğinde, karşısında sapasağlam bir kayalık bulmasıyla işlerin sandığından daha zahmetli olacağını anlamıştır. Umudu bulabileceği tarafa geçebilmek için onu zorlu bir tırmanış bekliyordur. 





''Bana istediğimi sandığı şeyi veriyor, ama istediğim bu değil. İstediğim o.''





*Ön Söz*

Sıcak çikolata ve kar manzarasında iki saatini bir şeyler okuyarak değerlendirmek isteyen insanlar için ideal bir kitap olduğunu bağıran bir kitap kapağı var Yıldızlı Gece'nin. Normalde eğer bir kitap için onun geçtiği zamanın bir değeri varsa o zamanda okumayı tercih ederim; ama bir arkadaşımla buluşmak için kararlaştırdığımız mekana, planladığımızdan çok önce geldiğimi fark ettim ve çantamda da bu kitap bulunuyordu, çünkü ondan önceki gün satın almıştım. Neden Ekim ayında olmamıza rağmen hala yaz sıcaklığının ve nemin buram buram hissedildiği bir havada bu kitabı okuduğumu soruyorsanız cevabı budur işte. Sıcak çikolata kısmına tik atarak okumaya başladım bu kitabı ve iki yüz sayfa kadar olan kısa hikaye niyetindeki bu kitap hakkında ne düşünmüşüm ona geçiyorum hemen. :) 




''Çocukların hareketsiz hayat sürmelerinden, video oyunları ve televizyona bağımlı olmalarından bahseden bir makale okudum ve çok şaşırdım. Küçükken benim için her gün yeni bir maceraydı. Tecrübelerimden bazılarını yazarsam, çocuklara ve yetişkinlere evlerinden çıkıp doğaya tamamen farklı bir şekilde bakmaları için ilham verebileceğimi düşündüm.''




*Yorum*

Kitabı ilk açtığınızda, yazarı olan Debbie'den okuyuculara yazılmış, mektup olamayacak kadar kısa, not olamayacak kadar uzun bir kısımla karşılaşıyorsunuz. Noel tutkunu insanlardan birisi olduğunu ve onun getirdiği ilhamı, kısa hikaye yazarak kullanmasını neredeyse bir gelenek haline dönüştürdüğünü anlatıyor bize. Çoğu takipçisinin, onun elinden çıkan kitaplarla tanışma şeklinin bu dönemde yazdığı kısa hikayelerden biri olduğunu söylüyor ve bu okurlardan bir tanesi de benim. Adını çok sık duysam da ve kitaplarının büyük çoğunluğu dilimize çevrilmiş olsa da, benim elimde sadece iki serisi bulunuyor ve hiçbirine başlamamıştım önceliğe koyduğum başka kitapları okumakla meşgul olduğumdan dolayı. Bahaneler, bahaneler... Gerçi bir bakıma daha iyi olmuş gibi hissediyorum hiç okumamam, çünkü yazarın kalemi ile tanışmamı sağlayan koca bir  tanıtım bölümü gibiydi kitap ve bu durum, eksik olan diğer kitaplarının bende olmayışını en yakın zamanda telafi etme isteğine yol açtı bu durum. Debbie'nin notu, yayımladığı kısa hikayeler olsun, romanları olsun; bu kitabın onlardan çok daha farklı olduğunu söylüyor. Bunu bilemem elbette, ama okuduğum en iyi kısa hikayelerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 


Seviyorum böyle hikayeleri. Neler olacağını az çok tahmin etseniz bile, okurken içinizi ısıtan hissi bırakıp gitmeye hazır olmadığınızdan okumaya devam ediyorsunuz. Okuduklarım, kafamın içinde oynanan bir filme dönüştüğünden ve gördüklerim de keyifli olduğundan zevkle geçirdim kitabı okuduğum iki saati. Karakterler çok gerçekçiydi bir kere; bağ oluştu mu diye sorarsanız cevabı olumsuz olur çünkü genel olarak izleyici olarak kalsam da, bu hikaye için durumun sadece bununla kalmış olması kitabı kötüleştiren bir şey olmadı çünkü zaten pek gerekli olan bir şey değildi bana göre. Bunun sebebinin de kısa hikaye olduğunu düşünüyorum zira daha uzun ve daha detaylı olsaydı eminim ki bu bağın eksikliği kitaba bir eksi özellik kazandırırdı; ama bu koşullarda benim kötü olarak değerlendireceğim bir durum değildi bu kesinlikle.


 Finn'i tanıştığımız ilk saniyede çok sevdim, bunun bu kadar hızlı gerçekleşmesi beni bile şaşırttı ama sonrasında da bu sevgime ihanet edecek bir davranışta bulunmadığından mutlu oldum. Köpeği Hennessey'i de bir ayrı sevdim. Carrie de gerçek hayatta görsem büyük ihtimalle yakın arkadaş olabileceğimi türden bir insan: ailesiyle ilişkileri iyi ve değer veriyor bu kavrama, kendini işinde zorlayan, ama prensiplerinden tahammül göstermeyen bir kız. O koşuşturması bol hayatından daha önce nasıl bıkmadı anlamış değilim gerçi; iki sene iyi dayandı diye düşünüyorum.  Yazarın kaleminin, Nora Roberts'ın kalemine benzediğini de söylemekten geçemeyeceğim; zira okurken böyle bir his uyandırdı bende ve Nora'nın en sevdiğim yazarlardan biri olması; eğer Debbie'nin kitapları da bu kısa hikayede kullandığı dil ile uyuşuyorsa, bu yazarların olduğu listeye yeni bir ad eklemeye aday olur böylelikle. 


Kışın yeniden okumayı planlıyorum; böylelikle kitabın atmosferine uygun olduğunu düşündüğüm bir zaman diliminde, farklı bir tatla kitabı yeniden keşfetmiş gibi olurum. Sürükleyici, kurgusu güzel, sevilebilir karakterler, sonsuza kadar mutlu son ve üzerine Alaska kışı ve Noel zamanı serpiştirilmiş bir kitap arıyorsanız eğer -ki kışın ihtiyacınız olabilecek bir şey olabilir- kitaplığınıza ekleyip sonraya okumaya bırakabilirsiniz. Ya da isterseniz şimdi okuyun, sizin tercihiniz elbette. Ben tadımlık kısa bir hikaye arayan insanlar için tavsiye ederim. :) 




PUANIM:4/5!









''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN VE BANA BİLDİRİN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''


''The photos that I've used in this post are belong to  
http://yourreactiongifs.tumblr.com/ 
http://soaringeag1e.tumblr.com/
.I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''



Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML