Kitap Adı: On Küçük Nefes (Ten Tiny Breaths)
Yazar: K. A. Tucker
Yayın: Hyperion Kitap
Baskı Tarihi: ABD (11 Aralık 2012) - Türkiye (Ekim 2014)
Tür: Seri (Ten Tiny Breaths #1)
Tanıtım:
Sadece nefes al Kacey. On küçük nefes. İçinde Tut.Hisset.Sev.
Dört sene önce sarhoş bir sürücünün neden olduğu trafik kazasında annesiyle babasını,erkek arkadaşını ve en yakın kız arkadaşını kaybeden Kacey Cleary'nin hayatı yerle bir olmuştu. Hâlâ kazadan sonra arabanın içinde sıkıştığını anı ve annesinin son kez aldığı nefesi hatırlayan Kacey,geçmişini geride bırakmak istiyordu. İki otobüs bileti alan Kacey ve on beş yaşındaki kız kardeşi Livie,hayatlarına yeniden başlamak üzere Michigan'dan kaçıp, Miami'ye gelmişlerdi. İlk başlarda, geçim sıkıntısı çektikleri hâlde,Kacey endişeli değildi. Her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünüyordu.Tek istisna, 1D dairesindeki gizemli komşularıydı.Alev alev yanan mavi gözleri, derin gamzeleri ve kusursuz bedeniyle Trent Emerson, iyi çocuk ve kötü adam arasındaki karşı koyulmaz çizgiyi temsil ediyordu. Trajik geçmişinden sonra katı bir mizaç geliştiren Kacey, herkesi kendinden uzak tutmaya kararlı olsa da ikisi arasındaki karşılıklı çekime dayanmak çok güçtü. Trent ise Kacey'nin herkese kapattığı kalbine girmek için her şeyi yapabilirdi…Her ikisinin dünyasını paramparça edecek müthiş bir sırrı açıklaması gerekse bile.
•:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:• •:*:•
''Sadece nefes al,'' derdi annem. ''On küçük nefes... İçinde tut. Hisset. Sev''
O zamanlar bunu neden yaptığını hiç anlamazdım.
Ama şimdi anlıyorum.
Minik bir not: Bu kitabı birkaç gün önce uzun bir araba yolculuğu sırasında okuyup bitirme şansı buldum ve bir yarısını okurken Ben Howard -Promise , -şarkının verdiği mesaj kitaptaki ile aynı; ancak da güzel bir rastlantıdan ibaretti.- diğer yarısını okurken de Blueneck -Lilitu dinliyordum. Atıldığım macerayı daha keyifli hale getirdiler, bu yüzden paylaşmam gerektiğini düşündüm. :)
*Beğendiğim Alternatif Kitap Kapakları*
*Karakterler*
Kacey Cleary, anne ve babası, en yakın arkadaşı ve sevgilisi ile kendi ragbi maçının sonrasında, sarhoş bir sürücü tarafından arabalarının metalden bir akordeon haline gelmesi sonucu o yerde, dakikalar önce gülüp eğlendiği herkesi kaybetmişti. Şimdi ise hayatında, o günkü maça gelemeyecek kadar hasta olan kardeşi ailesi diye adlandırabileceği tek insan olarak kalmış, bir kalp atışı süresinde yıkılan tüm hayatı ve hayallerinden kalan enkazda sağlam diye adlandırabileceği tek parçası olarak ona tutunmuş haldeydi. Aynaya her baktığında, kazadan önce gülen, eğlenen ve hayatı dopdolu yaşayan bir kız haricinde her şeyi görebiliyordu. O kazada bir cam gibi kırılan parçalarını ne kadar birleştirmeye çalışırsa çalışsın, bir daha eskisi gibi bir bütün olamayacağının bilincinde olduğundan; çözümü, onaramayacağı bir şey üzerinde vakit harcamak yerine yeni bir kimlik yaratarak bulmuştu. Böylelikle kazanın gözle görülebilecek olan tek kanıtı, kazanın ona verdiği armağan niyetindeki dikiş izleri olmuştu. Zira eski benliğini, kimsenin geçemediği ve buna kalmadan oraya bile ulaşamadıkları büyük bir kalenin duvarlarının içindeki bir odaya kilitlemiş, çürüyüp onun için savaşamayacak hale gelebilmesi adına varlığını bilincinden mümkünse ebediyete kadar çıkarmıştı. Ancak bir gün, eski hayatının izlerini silmek için yeterli para ve sebep bulduktan sonra kardeşini de alıp Miami'ye kaçtığında; orada tanıştığı yabancı sayesinde, içinde eski benliğini sakladığı o ebedi boşluğun daralıp küçülmesine tanıklık edecek, unutulmaya terk edilmiş yanını göz ardı edemeyecek hale gelene kadar kendi kalesinin duvarlarının kuşatılmasına tanıklık etmiş olacaktı.
*Yorumum*
Bu kitabı okumaya başlamak için kendime biraz zaman vermiştim, zira şu son zamanlarda yoğun bir tempoda kitap okuduğum için böyle bir kitaba başlamadan önce bir araya ihtiyacım olduğunu hissettim. O aranın bitmesi gerektiğinin sinyalini veren kitap okumaya hazır yanıma uyduktan sonrasında ise bir solukta okuyup bitirdim kitabı. Rahatlıkla söyleyebilirim ki: yazın başından beri okuduğum, beni en çok sarsan ve kendi gerçekliğinin kollarına ben daha neler olduğunu anlam veremez haldeyken kolaylıkla çekip sarmalayan kitap bu oldu. Kitabı okurken Kacey'i bir gölge gibi takip edip, olaylara birinci elden şahitlik eden biri gibi hissettim kendimi ve böyle bir duruma gelmemin, şaşırılması gereken bir durumdan çok, zor ve efor gereken bir durum olduğunu hesaba katınca yazarı ayakta alkışlamam gerektiğini hissediyorum. Zira, bir okuyucuya karakterleri ve olayları hissetmelerini başarılı bir şekilde nasıl sağlayabilirim?, sorusunun cevabını en etkileyici yolla vermeyi başarmıştı.
Kacey'nin kardeşine olan anaç tavırları, koruma ve kollama isteği, durumlara el atıp, olgunluğunun getirdiği açıkgözlü duruşunu simgeleyen olaylara karşı takındığı farkındalık tavrını gördüğümde, kendimden bir parçayı hikayede okuyor gibiydim ve kesinlikle ilginç ama hoş bir durumdu. Özellikle kendi kardeşim ile onun kardeşinin arasındaki benzerliği de fark edince Kacey'e anında ısındım ve bir bağ oluşturduğumuzu hissettim. Kitabı okumaya devam ederken bu benzerliğin sadece konu kardeşlere gelince ki davranışlarımızla sınırlı olduğuna emin oldum; fakat bu benim için sıkıntı olmadı. Sonuç olarak bu bile, bir karakteri sevmek için yeterli olandan bile daha tatmin edici sebeplerden bir tanesi. Fırtına'nın karakterinin işlenişini ve Kacey ile kardeşi üzerindeki etkisinin tahmin edebileceğimden daha büyük olması benim için bir rahatlama oldu. Çünkü Kacey'i iyileştirmek isteyen insanlar listesinde kitabın ikinci sayfasından beridir benim de adım eklenmiş olduğundan ve benim aksine Fırtına'nın bu konu üzerinde bir şeyler yapabiliyor olması, okuması ümit verici bir gelişmeydi.
Kitabın bana göre handikap sayılacak tek unsuru, o ''büyük sır'' dediğimiz şeyin tahmin edilebiliyor olması. Şimdi normalde bu pek büyük bir sorun olmuyor, tadı tuzu kaçmadığı sürece; ama gelecek olan şeyin büyük ve konuyu tamamen başka bir yere çekecek kadar sarsıcı olduğunu hissediyorsanız ve bunun ne olduğunu az çok tahmin de ediyorsanız, bu istediği etkiyi yaratamıyor. Kimseye spoiler vermemek adına yazabileceğim kadar sığ yazıyorum bu konuda, bu yüzden daha fazla detay vermeyeceğim. Sadece aklımda oluşan, bu durumun benden mi kaynaklandığını yoksa yazarın bilerek mi böyle bir şey yaptığı sorusuna pek bir yanıt getiremedim, hala böyle bir soru işareti mevcut yani; ama kitabın yarısını inkar halinde geçirince yaşananları farklı bir yönden de bulsaydım eğer bende bir değişiklik yaratacağını çok düşünmüyorum. Tabi bu benim varsayımlarıma göre böyle, eminim ki daha farklı hissedenler olmuştur bu konuda. Sonunda ise mutluluk ve rahatlamanın verdiği göz yaşlarımı tutamadım, zaten hissedene kadar da fark etmedim bunu. Herkese tavsiye edebileceğim bir kitap bu ve hala okumadıysanız en içten dileklerimle okumanızı ve okurken de benim gibi iyi vakit geçirmenizi dilerim. :)
Puanım:4/5!
''BURAYA KADAR OKUDUYSANIZ TEŞEKKÜR EDİYORUM, BU YAZILARIN HEPSİ KENDİ ŞAHSIMA AİTTİR, ALACAKSINIZ LİNKLE ALIN LÜTFEN. BİR SONRAKİ KİTAP YORUMUNDA GÖRÜŞMEK ÜZERE!''
''The photos that I've used in this post are belong to http://yourreactiongifs.tumblr.com/
.I did not intend to steal or occupy the copyright by any means.''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder